Hayatımız boyunca insanlar arası ilişkilerde birbirimize muhtaç olduğumuz bir gerçektir. Ancak ne yazık ki, pek çok insan işleri düşünce sergiledikleri kişilik ile işleri bitince sergiledikleri kişilik arasında büyük farklar gösterir. İşi düşünce aradığın insana, işin bitince bir daha dönüp bakmamak, vefasızlık değil de nedir? Burada suçlu olan kimdir? Senin için çaba sarf eden, derdinle dertlenen insan mı, yoksa onu sadece çıkarı için kullanan mı?
İnsanların neden vefasız olmayı tercih ettiğini sorgulamak, aslında insanoğlunun bencillik doğasına ışık tutar. Ancak bu bencillik doğuştan gelen bir özellik değil, tercih edilen bir yoldur. Oysa insan birbirine muhtaç olan bir canlıdır. Hayatta kalmak, gelişmek ve daha iyi bir dünya inşa etmek için iş birliği yapmaya ihtiyaç duyarız. O zaman neden birbirimize insanca davranmıyor ve insanca yaklaşmıyoruz? Neden insan olmanın en güzel yanı olan iyiliği seçmek yerine kötülüğü tercih ediyoruz?
Kötü düşünceler, ne yazık ki zihnimizde şekillenir ve bazen bunun sorumluluğunu kabul etmek yerine “şeytana uydum” diyerek suçu şeytana atarız. Ancak şeytanın dahi aklına gelmeyecek kötü düşünceler bizim zihinlerimizde tasarlanır. Bunda şeytanın suçu yoktur; suçlu olan bizler ve kötü düşüncelerimizdir. İşte bu yüzden, sorumluluğu dışsal etkenlere yüklemek yerine, kendi iç dünyamızla yüzleşmeli ve iyilikten yana tercihler yapmalıyız.
İyi olmak ve dünyaya iyilik bırakmak, insan olmanın en yüce erdemlerinden biridir. Hayat, kötülükle değil iyilikle anlam kazanır. İyi insanların varlığı, toplumları güzelleştirir ve insanlığın geleceğini aydınlatır. Bu yüzden, iyiler mutlaka kazanır. Belki bu zafer hemen gerçekleşmeyebilir; belki de kısa vadede iyilikten çok kötülük ödüllendirilir gibi görünebilir. Ancak uzun vadede, iyiliğin zaferi kaçınılmazdır. Yeter ki iyi olmayı seçelim ve bu yolda sabırlı olalım.
Her birimiz, dünyaya iyilik bırakmak için bir fırsata sahibiz. Bunun için büyük şeyler yapmak gerekmiyor; küçük bir tebessüm, samimi bir teşekkür, bir ihtiyaç sahibine uzanan bir el bile iyilik zincirinin halkalarından biri olabilir. İnsanlara hak ettikleri saygıyı ve değeri vererek, insanca yaklaşımlar sergileyerek daha yaşanabilir bir dünya inşa edebiliriz.
Unutulmamalıdır ki, kötülük insanı tükenişe sürükler; iyilik ise varoluşun anlamını derinleştirir. Gelin, kötü düşünceleri bir kenara bırakıp iyilikle dünyayı güzelleştirelim. Çünkü iyilik, sadece karşımızdakine değil, bize de huzur verir ve yaşamı anlamlı kılar. İyiler mutlaka kazanır; yeter ki iyilikten yana olalım.